top of page

Start-up Marka İnşası, Fıstık Seçen Yatırımcı

Start-up Marka İnşası, Fıstık Seçen Yatırımcı
Start-up Marka İnşası, Fıstık Seçen Yatırımcı



Hoş geldin. Umarım okuyacağın yazımda sana ilham olabilirim.

Haydi başlayalım o zaman.


Geçenlerde; geçen de dediysem tabi oldu şöyle birkaç ay (zaman hızlı geçiyor, nerede o eski bıdı bıdılar); bir etkinliğe katılmıştım. İşte böyle kahvaltılı, herkesin kendi girişimini tanıttığı; markalaşma, son trendler ve start-up dünyası hakkında sohbet ettiğimiz bir ortam var. Totalde de var bir 10-15 kişi civarı. Ortam gayet iyi.



Ben de insanları dinliyorum, çayımı şekersiz içmenin verdiği o tüm cool’luğumla. (Şaka bir yana)


Neyse efendim, o görüşmeden aklımda kalan güzel bir anekdot var. Bir arkadaşımız var, başarılı bir start-up’ın sahibi kendisi (isim ve marka vermeyeyim ama okursa yazımı bir tebessüm eder, anlayacaktır zaten bence), anlatıyor işte ilk zamanlarını, markalaşma sürecini falan.


Şöyle dedi kendisi: “Bir gün bir yatırımcıyla görüşmeye gittim. İşte girdik ofise, sunum yapacağım. Ofiste görevli, sağolsun; çay, efendime söyleyeyim yanında da atıştırmalık bir şeyler getirdi bize; karşımda da yatırımcı duruyor, önünde de kuruyemiş tabağı var. Baktım dedi, karşımdaki görüşmeye geldiğimiz yatırımcı, kuruyemişlerin içinden sadece Antep fıstıklarını seçip yemeye başladı. Ben de içimden dedim ki: “Ya bu adam özellikle bu fıstıkları seçip yiyorsa, bize ne kadar finansal ve vizyoner bir yaklaşım sergileyebilir ki?” Sonra haksız da çıkmamış zaten. Adam direkt parasal konulardan konuşmaya ve girişimle alakalı ne bir çıkış noktasına, ne amacına vs. doğru düzgün değinmemiş bile sonuç tabi fiyasko; ve işin garip tarafı bu kişi de hiç de öyle durmuyormuş dışarıdan.


O an ben de kendi kendime düşündüm o masada; harbiden de reklamcılık dünyasında marka yaratmak isteyen bazı kişiler aslında bu fıstık seçen yatırımcı gibiydi. Yıllar içinde farklı markalarla çalışırken defalarca şahit oldum buna. Binbir emekle hazırlanıp gittiğiniz bir toplantıda, kendi markasının ve sektörünün ruhuna dair tek bir şey sormayan ama kısa yoldan para kazanmanın peşinde olan insanlar çıkabiliyor karşınıza.


Bu olayda yeniden fark ettiğim şey şu oldu: Markalaşmak, “fıstıkları ayıklamak” gibi bir seçim değil; orta ve uzun vadeli bir inanç ve planlı bir yolculuk gerektiriyor.


Tam da burada aklıma Black Mirror’un Fifteen Million Merits bölümü geldi (dizinin hastasıyız; her pazarlamacının ve girişimcinin her bölümünü mutlaka izlemesi gereken bir dizi). İzleyenler hatırlayacaktır; izlemeyenler için kısa bir spoiler vereyim:

Bu bölümde insanların pedal çevirerek enerji üretip yaşadığı, reklamlarla boğulduğu bir distopya bize aktarılıyor. Bu bölümdeki karakterlerin en büyük hayalleri de bir sahneye çıkıp “seçilmek”. Aslında bu sahneler bana start-up dünyasındaki “pitch” kültürünü hatırlatıyor. Hepimiz bir şekilde pedal çeviriyoruz, enerji harcıyoruz; markamızı bir noktaya taşımak ve büyütmek için uğraşıyoruz. Ama sahneye çıktığımızda karşımızda “fıstık seçen yatırımcı” varsa eğer, işte orada bütün o emek sadece kısa vadeli bir kararın gölgesinde kalabiliyor.


İşte bu yüzden marka inşasını da, o distopyada olduğu gibi sadece görünürlük ve alkış için değil, uzun vadeli bir değer üretme yolculuğu olarak kurgulanmalı. Görünürlük elbette çok çok değerli; çünkü kimse bilmediği, duymadığı, maruz kalmadığı bir markayı kolay kolay tercih etmez. Ama görünürlüğün tek başına yetmediğini, arkasını dolduracak vizyon ve sürdürülebilir bir yolculuk gerektiğini unutmamak lazım. Zira ben ürünü tam olgunlaşmadan kendini pazarlamaya çalışan birçok markanın kısa sürede kaybolduğunu gördüm.



Çünkü günü kurtaran seçimler (tabaktaki fıstıklar) markayı büyütmez; ama doğru adımlar atmak (uzun vadeli pedal çevirme ve görünür olma hedefi), bir marka için sürdürülebilir bir marka algısı yaratır.

Eğer bir seferlik görünürlükler tek başına yeterli olsaydı, bir kez influencer marketing yapan artık hiç yapmazdı. Oysa markalaşmada gerçek etki; tekrar eden temaslar, sürekli hikaye anlatımı ve birbirini tamamlayan döngüsel stratejilerle oluşuyor.


Okuduğun için teşekkürler.



 
 
 

Yorumlar


bottom of page